DİĞER
K24'te Temmuz ayının ilk vitrini: Yeni çıkan, yeni baskısı yapılan, yayınevleri tarafından bize gönderilen, dikkatimizi çeken; okumak ve üzerine yazı yazmak için ayırdığımız bazı kitaplar...
"Yazara göre günümüz insanı gecikme cesaretini gösterdikçe kendi öznel zamanına sahip çıkabilir ve 'kendi zamansallığı içinde yaşayan bir özne' olma şansına erişebilir. Bugün derin düşünce ve kültür de ancak gecikmeyle var olabilir. İnsanın kendini gerçekleştirmesi sonu gelmeyen yatırımlarla ya da kişisel gelişim masallarıyla değil, bizzat gecikmeyle mümkündür."
Groys’un geçtiğimiz haftalarda yayımlanan ve kültürde yeni kavramının işlevini araştıran bu yeni kitabı, tarihin sonunun da ilan edildiği bir dönemde, sanatta ve kuramda herhangi bir yeniliğin mümkün olamayacağı kabulüne karşı kaleme alınmış.
Saray sanatçılarının soluk resmi, hidayet romanlarındaki değişim, TRT 2, hayaller, dindar nesil, çocuk kitapları, değişen Türk dizileri, ihtiraslar, bienaller, festivaller ve kültürel iktidar...
Bir “siyasî iktidar”ın bir “kültür” yaratması kolay değil ama varolan kültüre müdahale etmesi, bir şeyleri durdurması, yasaklaması buna kıyasla çok daha kolay. AKP’nin de “kültürel hegemonya” arayışında dönüp dolaşıp geleceği yer burasıdır
Kültürel iktidar ancak kendi bahçenden çıkabilecek gücü bulduğunda etkisini göstermeye başlar; başka bahçelerdeki birikime kucak açarak, bundan mutluluk ve gurur duyarak…
Bugün AKP’nin sanatçılarla ve sanat çevreleriyle ilişkisi, aslında, kamuya oldukça soluk bir resmin verilebildiği bir ilişkidir. Sarayda yapılan gösterişli davetlerde de bu resim “kültür” alanındaki gücün değil adeta güçsüzlüğün dışa vurulduğu bir resim...
AKP’nin, Cumhuriyet dönemi kültür ve sanatının sembolü hâline gelmiş Atatürk Kültür Merkezi’ni yıkmaktan, “Senin de bir sanatın var” sloganıyla bienal düzenlemeye vardırdığı çizgide aldığı sonuç; kültürel bir ağırlık kuramamaktan sürekli yakınmak oldu
En çok kazanan yazarlar listesine İskender Pala, Sinan Yağmur, Mustafa Armağan’ın girmiş olması, ünlülerin Saray’ın hiçbir yemeğini kaçırmaması bu mücadelenin “kazanım”larıdır. Ancak yine de bunlar kültürel iktidar olmaya yetmiyor...
Basbayağı sağcı bir kültür devinimini; özerk, bağımsız, kayıtsız, eyvallahsızmış gibi sunmak, sadece okuma yazma tecrübesinin ilk basamaklarındaki romantik gençlerin aklını çelebilir bir poz olarak kalıyor...
"Batı’nın tekniğine evet, medeniyetine hayır" cümlesinde hayat bulan İslamcı, sağ-muhafazakâr düşün insanlarının ve oraya yaslanan iktidarların sahiplendiği bakış, dizilerdeki kadınlar arasındaki çatışmanın fonunu oluşturuyor
On yedi yıllık iktidar, eğitim sistemindeki türlü değişikliklerle “İdeal Türk Çocuğu”na bambaşka bir anlayış kazandırdı: dindar nesil...
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.